GündemKöşe Yazıları

Emeklilik Kanunla Elde Edilmiş Bir Statüdür

Muktedir dün Kütahya da emeklilere siz yoksunuz dedi. Emeklilik sistemini bozdu, şimdi faturayı emeklilere kesiyor. Emeklilik kanunu hakkında zerre kadar bir bilgisi olmadığını düşünüyorum. Bozduğunu düzeltmeye niyeti de yok. Bak kardeşim sana doğruları anlatayım. Nasıl olsa adamların okuyor. Faydası olmaz ama, hiç olmazsa okuyanlar haklarını öğrensinler.

Emeklilik, çalışma hayatı sonucunda elde dilen bir kariyer değil, kanunla ulaşılan bir statüdür. Aynen diploma gibidir. Kazanılmış haktır ve kimse geri alamaz. Temel prensip, emekli olunan yaş ile ölüm yaşı arasındaki mesafe kısa olmalıdır. Erken emeklilik gibi söylemler sistemi yok etmeye yönelik girişimlerdir. Ancak, anayasa tanımaz, kanun tanımaz bir bir yönetim sistemi düzeltmek yerine, emeklileri toptan yok saymak istemektedir.

Emekli maaşlarının hesaplanmasında, fiilen çalışanların maaşları ile bir denge kurulmuştur. Bu denge korunmak zorundadır. Dengenin korunması için çalışana ne veriliyorsa emeklisine de aynısı verilmek zorundadır. Yoksa aradaki makas açılır. Sonra düzeltilmesi imkânsız hale gelir.

Tüm çalışanların emeklilik hakları kanunla güvence altına alınmıştır. Maaş ve sosyal hakları hazine güvencesi altındadır. Çalışanların ödemiş oldukları pirimler ile emekliler maaş almaktadırlar. Primler maaş ödemesine yetmediği takdirde fark bütçeden karşılanmaktadır.

Emeklilik sistemi ile oynaya, oynaya sistemin gelir gider dengesini bozdular. Bu durum düzeltilmezse, yakın gelecekte sistem tıkanacaktır. Dünyada sosyal güvenlik kurumlarının gelir gider dengesini sağlayabilmesi için ideal oran, bir emekliye 4 çalışanın düşmesidir. Uluslararası standartlar böyle kurulmuş, hesaplar bu denge üzerine oturtulmuştur. Türkiye’de de böyleydi, bu kifayetsiz cahiller bozdular.

Maalesef Türkiye’de bir emekliye düşen çalışan sayısı 1,53 seviyesine inmiştir. Aslında sistem zora girmiş, ekonominin kara deliği haline gelmiştir. Temel prensip, bütçeye yük olmadan, fiilen çalışmakta olanların ödedikleri primlerle, emeklilerin maaşlarının ödenebilmesidir. Bir kuruş prim ödemeyenleri emekli ettiler. Yetmiyormuş gibi ipten kazıktan kopmuş ne idüğü belirsiz güruhu da emekli sandığı sistemine yük ettiler.

EYT’lilerin bir kısmı hariç, yaklaşık olarak 16 milyon emekliyi, 22 milyon çalışan prim ödeyerek fonlamaktadır. Buna ne kadar eyt’linin daha ekleneceği henüz netleşmemiştir. İpin ucu kaçmış, toplanması mümkün değildir. Dünya ortalamasına göre 16 milyon emekli varsa (4×13=64) milyon çalışanın olması gerekmektedir. Oysa Türkiye de 22 milyon çalışan bulunmaktadır.

Emekli sayısını sabit tutup, çalışan sayısını %100 artırsanız bile dünya ortalamasına ulaşmak mümkün değildir. Sigorta pirimi ödemeyen mülteci işçiler nedeniyle sgk kan kaybetmektedir. Siyasi iktidarlar oy toplamak amacıyla ssk sistemini dejenere etmişlerdir. Prim ödemeden işçi çalıştırılırsa bu sistem nasıl yaşar?

Kafaları düzeltmeden, ekonomi düzeltilemez. Çözümü hiç bir parti tek başına gerçekleştiremez. Seçim süresince muhalefetin hesapsız popülist söylemleri, hükumeti de popülizme sevk etmiştir. EYT’liler konusunda sonu getirilemeyen bir hamle yapılmış ve insanların umutlarıyla oynanmıştır. Sorun içinden çıkılmaz hale getirilmiştir.

Çalışanlar ve emekliler, bankamatiğe gittiğinde, makina da para yoksa, biliniz ki devlet iflas etmiştir. Geçmiş olsun. Harç bitti inşaat paydos denilecektir. Olmayan parayı kimsenin vermesi mümkün değildir. Daha nasıl anlatalım, hakaret mi edelim. Felâketi söylüyorum, anlamamak için, kör ve sağır olmak gerekir. Ben görürüm, ya da görmem, bu felâket bir gün gelecektir.

 

Hükumetlerin görevi sosyal güvenlik reformunu bir an önce gerçekleştirip, sistemi bütçeye yük olmaktan kurtarmaktır. Emeklilik kanunu sadeleştirilmeli ve sistem para sızdırma kapısı olmaktan çıkarılmalıdır. Dövizle emekli edilenler, sahte belgelerle emekli edilenler dengeleri alt üst etmiştir. Şimdi çıkmış para yok diyor, para vardı ama sizi doyurmaya yetmedi kardeşim.

Hükumet bu önerdiğimiz reformları yapacağı yerde, emeklinin maaşlarından kırpmaya çalışmaktadır. Emekliler kimsenin kapıkulu değildir. Yıllarca ödedikleri primlerle kendi ekonomik geleceklerini kurmuş kıdemli yurttaşlardır. Kimse emekliye babasının cebinden para vermiyor. Ancak anayasa ve kanun tanımaz kafalar bunu anlamazlar. Hamam peştamalı gibi yapıştılar milletin üstüne, bir türlü bırakmıyorlar.

Neymiş efendim sistem tıkanmış. Bozmasaydınız kardeşim, sistemi emekliler mi bozdu. Ancak bir gerçek var ki, bazıları yıllarca çalışmış, emeklilik statüsünün ne olduğunu bilmemektedirler. Hal böyle olunca hakkının ne olduğunu bilmeyenlere oy deposu olarak bakılmaktadır. İşte ne olduklarının farkında olmayan beyin özürlüler yüzünden haklarımız gasp edilmektedir.

(29 Şubat 2024-Ankara)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu