Çocukluğum ve gençliğim, Ordu’nun Ulubey ilçesinde geçtiği için, mısır ve fındık bizim kültürümüzdür. Çocukluk yıllarımda çevremizde fındık bahçesi çok az idi. Tarla arazileri fazla olduğu için, mısır ziraatı ve buna bağlı olarak hayvancılık yapılıyordu. Mısır ziraatı fazla işçilik isteyen, buna karşılık geliri az olan bir tarım şekliydi. Geniş arazilere sahip olanlar bir çift öküz beslemek zorunda kalıyordu. O yıllarda traktör yaygın olmadığı için topraklar karasaban ile sürülüyordu. Geçim zorluğu sebebiyle insanlar zamanla mısır ziraatını terk ederek, arazilerine fındık dikmeye yöneldiler. Yıllar geçtikçe, fındık mısırı kovmuş, her yer fındık bahçesine dönüşmüştür. Böylece tarla kültürü de mısırdan fındığa yönelerek, bahçe kültürüne dönüşmüştür.
Arazi sahipleri, fındık bahçelerini tesis ederken herhangi bir teknik destek almamışlardır. Bahçeler, devletin uygulamakta olduğu destek fiyat politikasına bağlı olarak, atadan deden kalma usullerle tesis edilmiştir. Çeşit seçiminde kalite değil, miktar dikkate alınmıştır. Miktar olarak çakıldak fındık, diğer çeşitlerden daha fazla verdiği için, bahçe tesislerinde çakıldak fındık fidanı kullanılmıştır. Halbuki piyasanın talebi, Giresun kalitesi denilen yağlı fındık yönündedir. Mahallenizdeki kuru yemişçinizden almış olduğunuz, kavrulmuş beyaz fındık Giresun kalitesidir. Geçen hafta fiyatlara bir baktım kilosu 750 TL idi. Kabuklu fındık fiyatları dikkate alındığında, son satıcıdaki bu fiyat yüksek görülebilir. Ayrıntıya dikkat edilirse söz konusu fiyat normaldir. Fındık kırma ve kavurma fabrikalarına gelen fındık, karışık dökme fındık olduğundan, Giresun kalitesi fındığı elde edebilmek için, çok miktarda fındık işlenmesi zorunludur. Bu da maliyetin yükselmesine neden olmaktadır.
Geleneksel usullere göre tesis edilen fındık bahçeleri, çakıldak, kara fındık, palaz ve yağlı fındık çeşitlerinden oluşan koleksiyon bahçeleri görünümündedir. Bu çeşitlerin tamamı saçak köklüdür. Toprağın sadece yüzeyinden faydalanmaktadırlar. Son yıllarda değişen iklim koşulları sebebiyle yağışların miktarı ve dağılımı değişmiştir. Bu nedenle fındık bahçelerinde su sıkıntısı baş göstermiştir. Diğer yandan bu çeşitler ışgın denilen dip sürgününü çok verdiğinden, işçilik masrafı fazla olmakta ve maliyetleri artırmaktadır. Ayrıca dip sürgünü, külleme denilen mantari hastalığa neden olmaktadır. Maliyetleri düşürmek için, değişen iklim koşullarına göre, üreticilerin kafa yapılarını değiştirmeleri gerekmektedir. Sulama imkanı bulunmayan yerlerde, saçak köklü çeşitler yerine, toprağın derinliğindeki sudan faydalanabilen kazık köklü çeşitler tercih edilmelidir. Dip sürgünü masrafı ve külleme hastalığından kurtulmak için, kök sürgünü vermeyen çeşitlere yönelmek zorunludur. Bu tercihler yapılırken, dekardan elde edilecek verimin de artmasına dikkat edilmelidir.
Eski yıllarda fındık ve ceviz de aşı uygulaması pek bilinmezdi. Bilimin ışığında, tarım teknolojisinde elde edilen gelişmeler sonucunda, fındık ve ceviz gibi sert kabuklu meyvelerde aşı yapılması başarılmıştır. Bu gelişme üreticilerimize, kazık köklü anaç çeşide, saçak köklü çeşidin aşılanması imkanını sağlamıştır. Halk arasında Bolu fındığı olarak bilinen ve latince adı Corylus Colurna olan çeşit kazık köklüdür. Toprağın derinlerine inerek ihtiyacı olan suya ulaşmaktadır. Bu çeşide çakıldak, palaz ve yağlı fındık aşılanarak fidan elde edilmesi mümkündür. Ayrıca bolu fındığı dip sürgünü vermeyen ağaç formunda bir bitkidir. Aşı tekniğinde ulaşılan gelişmeler fidancılıkta devrim yaratmıştır. Unutmayınız toprağa işleyen kazık köklü anaç Bolu fındığı, üstünde meyve veren çeşitler, çakıldak, palaz ve yağlı fındıktır. Fındık bahçeleri bu fidanlarla yenilenmelidir.
Gelelim aşılı fidan kullanılarak tesis edilen bahçelerin, üreticilerimize sağlayacağı faydalara. Dip sürgünü vermediği için, işçilikte %40 tasarruf sağlamaktadır. Ayrıca dip sürgünü olmaması, havadar bir ortam sağlayacağı için külleme hastalığına yakalanma riskini azaltacaktır. Kazık kök toprağın derinlerindeki sudan faydalanacağı için, kısa ve orta süreli kuraklık, tehdit olmaktan çıkacaktır. Saçak kökler toprağın yüzeyinden faydalanırken, kazık kökler toprağın derinliklerindeki besin maddelerinden de faydalanacaktır. Meyve de randıman ve kalibre yükseleceği için satışta problem yaşanmayacaktır. Bahçeler yenilendikten sora 4 yıl içinde ekonomik verime ulaşması mümkündür. Yapılan deneme ölçümlerinde dekara verimde %30-40 arasında artış elde edildiği görülmüştür. Düz arazilerde bahçe yüzeyine sergi serilerek hasat işçiliğinde tasarruf sağlanmaktadır. Bu sistemle yaşlanmış bahçeler gençleştirilirken, toprak yorgunluğunun da önüne geçilmektedir.
Aşılı fidanlarla bahçelerin yenilenmesi projesine Tarım Ve Orman Bakanlığı destek vermelidir. Örneğin 15 dekar bahçesi olan bir fındık üreticisinin bahçesini üçe bölerek, çakıldak, palaz ve yağlı fındık ile gençleştirmek ve yenilemek istediğini düşünelim. İlk beş dekarı çeşitlerden birisi ile yeniledikten sonra, dört yılsonunda ikinci beş dekarı diğer bir çeşitle, sekiz yılsonunda da son beş dekarlık alanı kalan çeşitle yenileyerek, gençleştirme ve yenileme işlemini 12 yılda tamamlamalıdır. Bunu tek veya iki çeşitle de yapabilir. Önemli olan çeşit yönü ile kapama bahçe olmasıdır. Yenilenen alanlarda ekonomik fındık üretimine ulaşıncaya kadar, mısır, fasulye, domates ve karalahana üretimi yapılabilir. Ayrıca Bakanlık dekar başına belirlenecek bir miktarda teşvik desteği ödemelidir. Bu proje, çay bölgesindeki budama projesinin bir benzeridir ve halen uygulanmaktadır.
Değişen ekoloji ve iklim şartları, tarımda ürün bazında bölgesel yapılanmalara gidilmesini zorunlu hale getirmiştir. Yurttaşlarımızın bunu kendiliklerinden yapmaları mümkün değildir. Bu uygulamanın bir devlet politikası haline getirilmesi zorunludur. Halen hiçbir siyasi partinin programında böyle bir yaklaşımın olmaması üzücüdür. Bilinmelidir ki, tarımı kaybedenler yarını kaybederler. Türk tarımı, Cumhuriyet tarihi boyunca kan kaybetmeyi sürdürerek, bitme noktasına gelmiştir. Bu nedenle tarımın yeniden yapılanması zorunlu görülmektedir. Bu hususta ölüm uykusuna yatan Ziraat Fakültelerinin çoğu kapatılmalıdır. Hepsi işsizlik sertifikası veren kurumlar haline gelmişlerdir. Tarımda ara eleman ihtiyacının karşılanması için, Tarım Meslek Liselerinin sayısı yeniden makul seviyeye çıkartılarak, Milli Eğitim Bakanlından alınıp, Tarım Ve Orman Bakanlığına bağlanmalıdır.
(17 Haziran 2024 – Ankara)