GündemKöşe Yazıları

Sel Bir Doğal Afettir, Felakete Dönüşmesi İnsan Hatasıdır

Karadeniz Bölgesi, kendisine has iklimi ve bitki örtüsü ile, belki de dünyanın en güzel köşelerinden birisidir. İklimin özellikleri bölge insanının davranışlarına da yansımaktadır. Karadeniz insanı sert yapılı, çabuk sinirlenen ve mücadeleci bir yapıya sahiptir.  Bölge de yaşayabilmek, zor tabiat şartları ile mücadele etmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu mücadeleyi kazananlar Bölge de yaşamaya devam etmekte, kaybedenler ise yeni geçim yolları bulabilmek için başka şehirlere göç etmektedirler. Göç bölgenin kapanmayan yarasıdır.

 

Karadeniz Bölgesi’nde doğaya yapılan müdahalelerle adeta felakete davetiye çıkarılmıştır. Bölgede hakim olan bitki örtüsü fındık, çay ve ormanlık alanlardır. İklime bağlı olarak yağmur çok yağmaktadır. Ne kadar çok yağmur yağarsa yağsın, yüzey akışlı bir sel meydana gelmemektedir. Esas tehlike dere yataklarında selin biriktirdiği ağaç çalı ve bahçe artıklarının oluşturduğu engellerdir. Bu engeller arkasında biriken su adeta küçük bir baraj gölü oluşturmaktadır. Söz konusu engel yarıldığında adeta baraj patlamış gibi azgın sular önüne ne katarsa alıp götürmektedir.

 

Ordu da dün gece meydana gelen sel bire bir aynıdır. Kent içi düzenlemeler yapılırken, kentin sel bölgesinde olduğu unutulmamalıdır. Bülbülderesinin üstü köprübaşı mevkisinde tamamen kapatılmıştır. Bu derenin taşması değil, taşmaması tesadüf olurdu. Sonuçta dün gece taşmıştır. Tahribat gün aydınlanınca ortaya çıkmıştır. Diğer yanda yağmur suyu tahliye kanalları yetersizdir. Şimdi haftalarca kanal temizliği ile uğraşılmak zorunda kalınacaktır.

 

Bölgede dağlar denize dik indiği için, dere yataklarında sular çok hızlı akmaktadır. Suların düzenli akışını sağlayacak yapısal tedbirler alınmadığından meydana gelen seller büyük zarar ve yıkımlara neden olmaktadır. Karadeniz Oto Yolu yapılmadan önce yağmur suları bir engel ile karşılaşmadan kolayca denize ulaşabiliyordu. Oto yol inşaatı yapılırken seviyenin yüksek tutulması, taşkın sularının denize ulaşmasında engel oluşturmaktadır. Son yıllarda meydana gelen düzensiz yağışlar sebebiyle, oto yol arkasında biriken sel sularının bahçelere ve diğer ekili arazilere zarar verdiği görülmektedir.

 

Diğer yandan oto yol boyunca yer alan ırmak ve dere geçişlerini sağlayan köprülerin birçoğunun sel potansiyeli bulunan bölge şartlarına uygun yapılmadığı görülmektedir. Köprülerin yapımında ırmak ortasına konulan ayaklar, sel sularının taşıdığı ağaç ve çalılardan oluşan malzemenin ayaklar arkasında birikmesine sebep olmaktadır. Normal akış imkanı bulamayan sel suları bu birikinti yığınlarının arkasında adeta baraj oluşturmaktadır. Sel dönemlerinde yapılan incelemelerde köprülerin suyun geliş yönündeki ayaklarının biriken suyun gücüne dayanamayarak çöktükleri görülmektedir. Geçen yıl ve ve bu yıl, Kastamonu, Bozkurt ve Abana da meydana gelen durum bu tespite uymaktadır.

 

Diğer yandan köprü ayaklarının sel suyu erozyon seviyesi sığ tutulduğundan, yataktaki kum ve çakıl malzeme sel suyu tarafından sürüklendiğinden köprü ayaklarının desteksiz kalarak, suyun gücüne karşı direnemediği anlaşılmaktadır. Aslında bunlar köprü değil basit su geçişleridir. Sel potansiyeli olan ırmak ve derelerin üstüne ayaklı köprü yerine, Mimar Sinan Ustanın yaptığı gibi suyun geçişine kolaylık sağlayacak kemer köprüler inşa edilmesinin daha uygun olduğu düşünülmektedir.

 

Bölgenin iklim ve topoğrafik yapısına uygun bilimsel gerekler yerine getirilmediğinden felaketler kaçınılmaz olmaktadır. Halk arasında felakete davetiye çıkarmak buna denilmektedir. Her sel felaketinden sonra büyük acılar yaşanmakta, sel sularının çekilmesi ile birlikte felaketin etkileri de unutulmaktadır. Bölgenin şartlarına uygun yol ve köprüler yapılmadıkça, her yıl bir başka il veya ilçe de yeni felaketlerin yarattığı acıların yaşanması kaçınılmazdır. Ordu ve çevresinde meydana gelen sel felaketi, Doğa’nın hataları affetmediğinin bir göstergesidir.

 

Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi, Karadeniz Bölgesi’nde de ölçüsüz bir şekilde yapılmakta olan HES’ler ciddi sorunlar yaratmaktadır. Irmak ve dere sularının kapalı kanallara alınması, ekoloji ve biyolojik dengenin olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır. Son yıllarda bitkilerde verim düşüklüğüne sebep olan mantari hastalıkların çoğalması, bilimsel olarak araştırılması gereken bir konu olarak önümüzde durmaktadır. Felaketler her yıl tekrar meydana gelmesine rağmen, bir türlü ders alınmamaktadır.

 

Sellerin önlenmesi, yönetilmesi ve kontrolünün bilimsel mühendislik çözümleri bulunmaktadır. Öncelik önlenmesi için alınması gereken tedbirlere verilmelidir. Sel potansiyeli olan vadilerdeki derelere mutlaka sağlı, sollu yedek kanallar yapılmalıdır. Köprüler, su geçişine kolaylık sağlayan kemer köprü tekniği ile inşa edilmelidir. Muhtemel sel alanları içinde inşaat izni verilmemeli, var olanların da kaldırılması sağlanmalıdır. Yerleşim yerlerinin arkasında bulunan vadilerde su birikmesine sebep olacak bütün engeller kaldırılmalıdır. Kentsel yerleşimlere sel tehdidi oluşturacak yerlerde HES yapılmasına izin verilmemeli, yapılmış olanlar da iptal edilmelidir.

 

Bölgede meydana gelen sel felaketinde mağdur olanlara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ülkemiz son yıllar da Sel, yangın, virus ve deprem afetleri ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yaşadığımız her afetten ders çıkarıp tedbirler almalıyız. Alınmadığı takdirde bu acıları tekrar yaşamak zorunda kalabiliriz. Hepimize geçmiş olsun.

 

(09, Temmuz, 2023-Ordu)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu