Kuruluş amacı savunma ittifakı olan nato’nun, varşova paktı sona erdikten sonra meşruiyeti kalmamıştır. Ancak nato varlığını sürdürebilmek için tehdit algısını değiştirmiştir.
Nato’nun yeni tehdit algısının çin halk cumhuriyeti olduğu görülmektedir. Kapitalist sistem kendisinin jandarması konumuna gelen nato’dan kolay kolay vaz geçememektedir.
Her ekonomik güç, kendisini koruyacak askeri gücü oluşturmak zorundadır. Aksi takdirde varlığını sürdüremez. Güçlü ekonomileri korumak için güçlü ordulara ihtiyaç bulunmaktadır.
Uzakdoğudaki kapitalist ekonomiler çin tehdidinden oldukça endişe duymaktadırlar. Hatta, kuzey kore çin dayanışması tehditin boyutunu daha da korkunç hale getirmektedir. Japonya ve güney kore’nin bu tehditten olumsuz etkilendikleri görülmektedir.
Avrupa birliği nezdinde beyin ölümü gerçekleşmiş olarak değerlendirilen nato, uzak doğuda tekrar dirilecek gibi görünmektedir. Zira bu bölgede oluşan ekonomik güç, nato’nun yeni finansmanını sağlayabilecek potansiyele sahip bulunmaktadır.
İhtiyaç duyulduğu ve finansmanı karşılandığı sürece nato’nun varlığını sürdürmesi mümkündür. 70 yılı aşkın süredir varlığını sürdüren nato, kolay kolay yok olacak gibi görünmemektedir.
Diğer yandan nato, üyesi olan ülkelerin ordularını içeriden kontrolü altında tutmaktadır. Bu durum nato’yu demokrasilere karşı darbe tertipleyen suç örgütü haline getirmiştir. Türkiye bu durumdan mağdur olan ülkelerin başında yer almaktadır.
Emperyalizmin jandarması durumuna gelen nato’nun emperyal amaçlar devam ettiği sürece, fonksiyon değiştirerek varlığını sürdürmesi mümkün görülmektedir.
Hatırlarsanız, nato da müttefik olduğumuzu sandığımız abd, suriye’nin kuzeyinde bir insansız hava aracımızı düşürmüştü. Üstelik türk ‘siha’ sını düşüren f-16 uçağının incirlik abd hava üssünden kalktığı iddia edilmektedir. Abd türkiye topraklarında teröre destek olmaktadır.
Cumhurbaşkanı erdoğan abd’nin bu tutumunu milli hafızamıza kaydettik demıştir. Ancak abd yanlılarının milli hafızası olmaz. Abd ile türkiye arasında güvenlik sorunu olduğu söylenmektedir. Böyle bir abd ile nasıl müttefik olabiliriz diye sitem edilmektedir. Kusura bakmayın o soruyu yurttaş sorarsa anlarım. Ancak cumhurbaşkanı incirlik ve kürecik üslerini kapatarak tedbir almalıdır.
Günümüzün postmodern hitler’i netenyahu büyük ortadoğu projesinin son hamlesini gazze’ye saldırarak başlatmıştır. Ortadoğu haritasını değiştireceğini söylemektedir. Bu durum da halen bop eş başkanı olarak kalmayı sürdürmek doğru değildir. İsrail’in lübnan saldırısı, hedefin iran olduğunu göstermektedir. Sonra sıranın türkiye’ye geleceği gün gibi meydandadır. Ancak göçmen deposu olarak görevlendirilen türkiye’nin savaşa sokulması zor görünmektedir.
Türkiye cephe gerisi güvenliğini sağlamadan bölge de sıcak çatışmaya zaten giremez. Bu nedenle abd kontrolünde gönderilen mültecilerden bir an önce kurtulmalıdır. Hatta yeni mülteci anlaşması yapmamalıdır. Ortadoğu öyle karışmıştır ki dost ve düşman saat başı değişmektedir. Tanrı milletimizin yardımcısı olsun.
