Sayın Musavat Dervişoğlu’nun kürsü siyasetine bakınca şaşırmadım. Ama; Sanki aylar öncesine kadar, bölücü siyaseti yapan HDP ve gafil siyaseti yapan CHP ile bir sene boyunca 6 lı masa siyaseti yaparken oralarda gezinen o değilmiş gibi, çok kısa zaman öncesini unutmasını ve ya unutur gibi yapmasını, hadi kendisini boş ver; halkın unutmayacağını düşünmeden konuşmasını garipsedim…
Milliyetçi siyaseti yapan birine, ergen gibi kürsü siyaseti değil, bilge gibi kitap siyaseti yapmak yakışır…
Diyeceğim ama demiyorum… Çünkü biliyorum ki, her kitap okuyan bilge değildir…
Bir gün Sayın Devlet Bahçeliye’de şaşırmıştım. Önce Aponun idam edilmeyeceğini garanti altına almak için mütabakata imza atıp, sonra Apo yakalandığında idamı kaldıran kanununun TBMM oylamasında red oyu vermişti. Sonra da hükümet ortağı olarak kanunu yürürlüğe sokmuştu. Hükümeti Ak parti kurunca da, Ak parti hükümetine onu as diye ip atmıştı. Şimdi de idamı kaldıran kafasında…
İnsanın başı dönüyor değil mi?..
Ama şaşırmamak gerekir. Siyaset taktikler yolculuğudur…
VE BEN ARTIK ŞAŞIRMIYORUM…
Herkeze tavsiyem, yürürken bastığı taşları unutmaması…
Diyeceğim, ama demiyorum. Çünkü biliyorum ki, o yürünen yollar sürekli ihaleye maruz kalır…
Önemli olan devletin bekaasına helal gelmemesi… Gelene kadar bilemeyiz her taktiğin iç yüzünü… Dış yüzü ile de değerlendirmek yanlış olur. Olur da; bazan dış yüzü ile değerlendirilmesini sağlamak bile taktiğin iç yüzünün gereğidir…
Önemli olan siyaset yapan şahsın milli olup olmadığıdır. Milli ise, o insanı taktikleri ve söylemleri ile değil, taktik ve söylemlerin doğurduğu sonuçları ile değerlendirmek daha doğrudur…
SİYASET BÖYLE BİR ŞEY…!!!