Belediyeler ve Hizmet
Belediyeler önceleri sadece kent merkezlerindeki mahallelerde hizmetler sunarken, büyükşehir uygulamasıyla birlikte eski köy statüsündeki yerlerde de aynı hizmetleri vermek zorunda kaldılar. Daha önce kırsaldaki bu hizmetleri yürütmek üzere oluşturulan tüm birimler tasfiye edildi( Özel idare, Köylere hizmet Götürme Birlikleri, İller Bankası vs.). Bu gelişmeler öyle ani oldu ki , hiç bir hazırlık süreci yaşanmadan koskoca coğrafyayı kucaklarında buldular. Ellerinde şehirlerdeki mahallelere göre şekillenmiş ve kurulmuş bir vardı. Yeni bir sistemi kuruncaya kadar epeyce bir bocalama yaşadı 2014 de göreve gelen belediyeler. Neredeyse iki yıl bu bocalama içinde durumu idare ederek geçti. Bundan sonra ancak kendilerini dizayn ederek işler yapmaya, hizmetler üretmeye başlayabildiler. Fakat aynı bocalama 2019 seçimleri sonrası yeni belediye yönetimlerinde yaşandı. Bu sefer tam bir enkazla karşı karşıya olduklarını, kasanın tamtakır olduğunu, borç batağı içinde bir belediye devraldıklarını söylemeye başladılar. Uzun sürede böyle gitti. Sonra çark döndürülmeye başlandı. Fakat gerek büyükşehir, gerekse ilçe belediyelerinde esas sorun hizmetlerin adalet içerisinde yürütülmemesi. Verilen hizmetlerin, yapılan işlerin bir sistematiğe bir şeffaflığa sahibi olmaması. İşler tamamen belediye üst yönetiminin ve belediye bürokrasisi ile siyasilerin iki dudağı arasında yürütülüyor olması. Eğer buralarda güçlü bir referansa sahipsen işlerin bir şekilde hallolur, hizmetlerin görülebiliyor. Aksi durumda şeflerin , amirlerin, müdürlerin kapılarını aşındırıp durursun. Özellikle Büyükşehir belediyesinde durum aynen budur. Birimlerdeki müdürler , amirler, şefler değişir, gelip geçerler senin kaderin değişmez. Bazı ayrıcalıklı, şanslı! yerler, bölgeler ” gök gürültüsü, sağanakla hizmet ve yatırım alırken bazılarına damla bile düşmez. Yoksa ekipler her gün hummalı bir şekilde çalışıyorlar. Sorun çalışmak ve iş yapmakta değil, işin ve hizmetlerin adaletten yoksun dağıtılmasında. Peki bunun bir çaresi yok mu? Elbette var.
Eğer sorunlar muhataplarıyla muhtar, meclis üyeleri , birim temsilcilerinden oluşan bir organ içinde açık ve şeffaflık biçimde ortaya konulabilir , bir program etrafında adaletli bir hizmet dağılımı gerçekleştirilebilirse bu rahatsızlıkların önemli bölümü giderilebilir. Çünkü herkesin gözü önünde imkanlar ölçüsünde herkese hizmetler dağıtılmıştır. Tabii bu durumda bazılarının keyfiyetine halel gelebilir. Bunu göze almak gerekir. Fakat bu durum hem belediye yönetimlerini, hem de muhtarlar ve halkı rahatlatacaktır. Çünkü işler herkesin rızalık ve onayıyla yürütülmektedir. Şimdiki durumda şikayet ve rahatsızlıklar artmakta, bu da belediye üst yönetim ve kadrolara gerilimler olarak yansımakta, sonucu da sürekli kadrolarda kaydırmalar, yer değiştirmeler , savrulmalar şeklinde kendini göstermektedir. Bunlar sürekli yaşanmakta, müdürler, amirler sürekli değiştirilmekte fakat işlerin kaderinde hiç bir değişiklik olmamaktadır.
Esas dokunulması gereken yer işleyiş ve sistemdir. Adaleti sağlayacak bir sistemi kurmaktır işin püf noktası. Bunu yapabilmek de demokratik kanalları açarak, açık, denetlenebilir, hesap alıp verebilir bir mekanizmayı yaratmaktan geçiyor. Buda bizim özlemimiz olsun.