Bir Ömür Yas Etsek N’olur?

Tam bir hafta önce, herkesin güzel günlere uyanacağız umudu ile gözlerini kapattığı günün zifiri karanlığında, gün hiç aymadı, güneş hiç doğmadı, zaman hiç geçmedi. Kıyamet mi koptu Allah’ım. Bu sessizlik, bu acı, bu çığlıklar da neyin nesi. Enkaz yığınlarının arasında sevdikleriyle birlikte yatan nice insan bedeni. Bir rüya sadece rüyalarımız da gördüğümüz bir kabus olsun. Gerçek olamaz diye 85 milyon yüreğin tek nefesi. 10 il, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Diyarbakır, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Adana geriye kalan 71 ilin desteği ve yüce Türk Milletinin ayak sesi. Merkez üstü Kahramanmaraş olan 7.7 şiddetindeki depremin akıbeti. Ne şereflidir ki Türk milleti, nerede bir acı var orada toplanır 85 milyonun yüreği.  Adı gibi Kahraman bir Maraş, Gazi olan Antep, yaman bir Adı-yaman, Şanlı bir Urfa, medeniyetler şehri dediğimiz Hatay, Diyar olan Diyarbakır, siz ne yüce bir unvana sahip yüreği yaralı dolu diyarlar. Bir hafta tam 7 gün geçti, 8. güne girdik cennet vatanımızın yüreklerini dağlayan adeta kıyameti yaşadık diyen depremzedelerin ağızlarından dökülen acı dolu veryansın. Bizler Türk milleti olarak 6 şubat  sabahı afetlerin en büyüğüne uyandık. Bir mucize sadece bir mucize bekleyerek canlarımıza bir şey olmasın diye dualarımızla çıktık yola. Haydi Türkiye’m hep birlikte yaralarımızı sarmaya.  Yetkililerden açıklama ardı ardına geldi, bir vefat, 10 vefat 100, bin, beş bin, 10 bin, 20 bin derken açıklanan rakamların bir kor gibi yüreklerimizi dağladığı günlerdeyiz. Yıkılan enkazların altında hep birlikte kaldık o anlarda. Bir yandan yok olan hayatlar, hayaller , bir yandan yetim öksüz kalan melekler. Anne baba diye seslenen minik yürekler.  Soğuk çok soğuk ama ülkemiz yangın yeri. Analar, babalar, evlatlar, ne olacak şimdi. Geride kalan kurtulduğu için sevinebilecek mi? Enkaz altında kanadı kırılıp sevdiklerini bıralanlar iyileşebilir mi?

Meğer her saniyemiz,  aldığımız  nefesimiz, kırgınlıklarımız,  kızgınlıklarımız, malımız canımız ne kadar da değersizleşebiliyormuş şu dünya hayatında. Hangi coğrafyada yaşarsak yaşayalım , ister zengin ister fakir olalım kıymeti yokmuş meğer bir gülüş, bir gözyaşı kadar. Erzurum’ da kar yağsa, Rize de üşümeliyiz diyen teyze, gözyaşları içinde yardımlarını yapıyor. Bir çocuk kumbarasını, diğer çocuk en sevdiği oyuncağını bırakıyor. Herkesin azdan çoktan getirdiği yardım destekleri bir dünya olup yollara çıkıyor. Kimi evini açıyor, kimi yüreğini. Birlik olduk, zincir kurduk bir Türkiye oluşturduk. Yaralarımızı sarmaya başlasak bile iyileşir mi merhem olur mu , enkazın altında ölmüş kızının elini bırakmayan babaya, elinde bisküvisi ile çocuklarım çıkarsa onlara veririm yer diyen gözyaşı döken babaya, baba babam diye enkaz yığınlarına koşan evlada, ailesinin öldüğünü biliyor ama inanmak istemeyip ekiplerin arama kurtarmasını sessizce bekleyen çocuklara, kimi yavrusunun, kime anne babasının bütün aile fertlerini toprağa vermiş insanlara, enkazdan çıkıp arama kurtarma ekiplerine gülücük atarak, ailesinin öldüğünden habersiz olan sabulara merhem olabilir miyiz sahiden. Yüreklerine nasıl su serpebiliriz, söner mi içindeki yangınları, yüreklerindeki acı diner mi.

Şehrin her yerinde çocukların oynama sesi, işe giden insanlar, çocukluğunun geçtiği sokaklar, başımızı sokacak evimiz olsun da isterse çamurdan olsun diyen anne babalar, gurbette olup evine gelmek için gün sayanlar, bütün anıları, çocuklukları, her şeyi yerle bir enkazın altında kaldı. Al bayrağımız yarıya çekilip bir haftalık yas ilan ettik. Bir ömür yas ilan etsek de geçer mi bu acılar.?

Allah vatanımızın milletimizin yar ve yardımcısı olsun..

 

 

 

 

admin

admin

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu