Erdoğan üzerinden oyun kuran, perde gerisindeki ekip, tarım ürünlerine düşük fiyat vermeyi kasıtlı olarak sürdürmektedir. Erdoğan’ın memleketi olan Rize de, yaş çay yaprağına 17 TL, ilave olarak da 2 TL destek vermişlerdir. Enflasyon %75 olduğu halde, buğday üreticisine %12 zam verdiler. Yakın zamanda fındık fiyatını açıklayacaklar. Göreceksiniz bu da hayal kırıklığı olacaktır. Zaten açıkladıkları fiyatlar taban değil, tavan fiyatlardır. Çünkü çiftçi ürününü tüccara, açıklanan fiyatların altında satmaktadır. Maksatları çiftçiyi çaresiz bırakıp, topraklarını satmaya zorlamaktır.
Bazıları tarihte olduğu gibi, savaş çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup, vatanımızı kurtaracağız sanmaktadır. Artık öyle olmayacaktır. Savaşların şekli değişmiştir. Hile ve tuzaklarla kaleler içeriden feth edilmektedir. Bilerek ya da bilmeyerek topraklarını karanlık kişilere satanlar işbirlikçi konumuna düşeceklerdir.
Çocuğum rezil olmasın, şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden büyük şehirlere gideyim derken, kim olduğunu dahi bilmediğiniz insanlar gelecek dedenizin babanızın size miras bıraktığı tarlaları, evleri, köyleri tek tek satın alarak, üzerinde söz sahibi olacaklardır. Satanlar da kurak, beş para etmez denilen toprağı üç kuruş fazlaya sattım diye övüneceklerdir. Bunun Filistin Halkına kurulan tuzaktan farklı olduğunu söylemek mümkün değildir.
Arazileri kapatanlar, boş arazi bırakmadan işleyecekler, üretecekler, senin benim yapamadığımızı yapacaklardır. Bizim değerini bilmediğimiz, yarım dönüm toprak dahi onların en büyük hayalidir. Biliyorlar ki Türkiye topraklarına adamı ters dikseniz düz biter. Bu gün Türkiye’nin hemen hemen her yerinde bilinmeyen mihraklar adına topraklar satın alınmaktadır.
Topraklarımızın en önemli bekçisi, koruyucusu topraktan üretim yapan köylülerimizdir. Tarım arazileri yabancıların eline geçer, Türk köylüsü biterse, atalarımızın bize kanıyla, canıyla, aç, susuz kalarak bıraktığı bu toprakları satarsak, hiç savaşmadan kağıt parçası uğruna kaybetmiş olacağız. Zaten bilinçli olarak yürütülen fakirleştirme politikası, elde avuçta ne var, ne yok sattırmak içindir. Yatırım yapmak istiyorsanız gidin tarla alın. 49 yıllığına dağlardan arazimi kiralanıyor, bunu onlara bırakmayın siz kiralayın. Topraktan üretilenle evi, arabayı her zaman almak mümkündür. Topraklar bir defa el değiştirirse, sonumuz Filistin olmaktır.
Miras başında kavga edip payınızı satılığa çıkarmayın. Paraya ihtiyacınız varsa toprağınızı işleyen kardeşinize satın. Ucuza bile satsanız sonuçta siz kârlı olursunuz. Miras başında kavga edip bölüşülemeyen, mahkemelik olan tarla satışlarına gidin bakın, adliye önünde farklı bölgelerden haber alıp koşup gelen nereye çalıştığı, kime hizmet ettiği belli olmayan, yüzünü ilk ve son defa göreceğiniz insanlarla doludur. Paralar çantalarla, hatta minübüslerle taşınmaktadır. Bunlar kaynağı belli olmayan kara paralardır.
Savaş çıkacak diye beklemeyin. Savaşın tam ortasındayız. “Toprak için kan veren atalarımızın, para için toprak satan torunları olmayalım”. Altın madeni çıkaracak yabancı şirketlere toprağını satmayı düşünenler, doğduğu topraklara aidiyet duygusu ile bağlı olmayanlardır. Topraklar bir yana, atalarının yattığı mezarlıkları satmanın izah edilecek bir gerekçesi söz konusu değildir.
Erdoğan’ın arkasına saklanan ve Türk yerine Türkiyeli söylemini kasıtlı olarak kullananlar, Yeni Anayasaya gerekçe hazırlamaktadırlar. İzledikleri ekonomi politikasının faturasını, emekli, ücretli ve çiftçilere ödetmektedirler. Tarım ürünlerine düşük fiyat verilmesi, toprakların satılmasına yönelik bir baskıdır. Bu uygulamalar sonucunda toprakların el değiştirdiği görülecektir. Her sorunun çaresi bulunsa bile, kontrolsüz göç ve mülteci işgalinin yaratacağı sorunların çaresi bulunamayacaktır. Derin bir Beka sorunu ile karşı karşıya olduğumuz unutulmamamalıdır.
(19 Haziran 2024-Ankara)